Evlilikler neden yıkılıyor ? Aileler neden dağılıyor ?
Evlilikler neden yıkılıyor aslında bu soruların cevabı evlilik öncesine dayanıyor. Evlilikler hatalar üzerine kuruluyor. Evlilik insan hayatında en önemli aşamalardan biri şüphesiz.
Evlilik bir büyük yolculuktur. Yolculukta beraber olduğumuz kişiler ya o yolculuğu çok zevkli hale getirir ya da o yolculuğu ıstırap haline. İnsan elbette mutlu olmak için evlenir. O yuvada insanlar hayallerindeki mutluluğu yakalamaya çalışırlar.
Günümüzde yaşanılan evlilikler acaba bu beklentiye ne kadar cevap veriyor?
Gerçekten bu beklenti ailede veya evlilikte karşılığını bulabiliyor mu? Evlilikler neden yıkılıyor ? Aileler neden dağılıyor?
Aslında bu soruların cevabı evlilik öncesine dayanıyor. Evlilikler hatalar üzerine kuruluyor. Sonuçta ilk sarsıntı yıkımla sonuçlanıyor.
Evlilik öncesinde yapılan hatalar şunlar:
Acemice ve bilinçsizce eş seçimi yapılıyor adeta “hele bir evlenelim de o zaman doğruyu ve yanlışı anlarız.” Mantığı hakim pek çok evlilikte. Düşünün bir kere trafikte bir araç kullanabilmek için aylarca kursa gitmek gerekiyor, bir çocuğa tarih dersini anlatabilmek için ise üniversite bitirmek. Ama es geçip evlenmek ve dünyaya çocuklar getirip onları yarınlara hazırlamak için ne kadar az şey gerekiyor. Daha birlikte yaşamanın anlamını ve sorumluluğunu bilemeden bir ömrü birlikte yasayacağı insanı seçiyor. Sonra da deneme yanılma süreci başlıyor. Olmadı hadi bitirelim bu evliliği deniliyor ve mutluluklar başka bahara kalıyor.
Ortak fikir ve düşünceye dikkat edilmiyor evlilikler sadece çiftlerin haz duygularını tatmin alanı değildir. Bizim inanç ve kültürümüze göre evlilik ve aile hem bu dünya hem de ahiret hayatının kazanımları için yapılır. Yanı insanlar yasadığı birliktelikle ve yetiştirdiği yeni nesillerle bu dünyada ve ahirette mutlu olur. O nedenle seçilen eşin ahlaklı ve inançlı olması da önemlidir. Bir zamanlar (eli yüzü düzgün biri, helal süt emmiş biri) ile bu kastedilirdi. Şimdilerde bu kaçıncı sıralarda acaba?
Bizim için ailelerde olması gereken; saygı, sevgi, vefa, edep, hoşgörü, samimiyet, itaat duygusu ve namus anlayışı acaba ne kadar anlamlı bir şekilde bilinip yaşanıyor? Yeni evliler artık her zorluğu yalnız asmak zorunda yeni evliler adeta evlenir evlenmez kendi baslarına kalıp her zorluğu kendi baslarına çözmeye çalışmakta ve çoğu zaman basit sorunlarda ciddi sıkıntılar çekmektedir.
Önceden aile yapımız eşlerin aile büyüklerinin adeta koruma bariyeri ve kılavuzluğu ile sığ suları kazasız belasız atlatabiliyorlardı. Gün geliyordu koca aile büyüğü tarafından nasihatle uyarılıyordu. Eşin ve çocukların zarar görmesi engelleniyordu. Gün geliyordu evin kadını çocuk yetiştirme konusunda aile büyüğünün engin tecrübesini yanında hissediyordu. Şimdilerde basit bir sorun zamanında çözülemeyince bir ailenin sonu olabiliyor. Eşler birbirlerine yeterince zaman ayırmıyor adeta insanlar birbirlerinden kaçmakta.
En basitinden aile bireyleri birlikte olabildikleri en değerli vakitlerini televizyon karsısında, internet başında ya da kulaklıkla müzik dinleyerek geçirmekteler.Anne ve babalar, çocuk avutmakta kullandığı televizyonun bağımlısı oldu. Aksamları en verimli vakitler daha çok babalar haber izlemekle, anneler dizi izlemekle ve çocuklar ne bulurlarsa onunla yetinerek geçiyor.
Evliliklerde kişiler belki fiziki olgunluğa ulaşıyor; fakat kişilik olarak ve sosyal sorumluluklar açısından yetersiz kalıyorlar. Evliliğin sadece zevk ve sefa yönü öne çıkıyor ve insanlar çabuk kırılıp dökülüyor. Karşılaşılan sorunlar bilinçli bir rehberlikle aşılamadığı zaman gereksiz yere büyüyor. Önce aile içi şiddet ve son olarak boşanma yolu seçiliyor. Sonuçta eşler evlilik mi yapıyorlar yoksa evcilik mi oynuyorlar anlayamadan mahkemelere koşuyorlar.