Aile Terapisi

Aile terapisinin özellikleri aile terapisi problemlere, aile üyelerinin bireysel problemleri olarak değil, sistemin problemi olarak bakar. Tedavide ailenin tek üyesi irdelense de tedavinin odak noktası aile sistemidir. Terapinin hedefi aile içindeki bireyin değişimini değil daha çok ailenin yapısını ve aile içindeki bireylerin birbirleriyle iletişim biçimlerini değiştirmektir. Bu terapinin uygulama alanları, davranış bozukluğu gösteren kişilerdir ancak bireysel terapi ile farkları vardır. Bireysel terapi hasta ile terapistin etkileşimini önemser, hasta ile sosyal çevresi arasındaki etkileşime aldırmaz, bireysel terapinin odak noktaları, iç görü, hastanın geçmişi iken, aile terapisinde odak noktaları, aile içi etkileşim, güç noktaları ve çatışmaların hedefidir.

  1. Kişilerarası ilişkilerin ışığında kaygı ve çatışmaların giderilmesi
  2. Algının- içgörünün artırılması ve diğer duygusal gerilimler için aile üyeleri ile işbirliği kurulması
  3. İç ve dış krizlere karşı ailenin dayanıklılığını artırmak
  4. Nesiller ve cinsler arası ilişkilerin artırılması, düzeltilmesi
  5. Ailenin değerlerine ve sağlığa doğru yönlendirilmeleri.

Aile terapisi ne zaman gerekir ?

Aile terapisi daima hastanın sorunlarına cevap vermez. Gerekli olduğu durumları 3 madde altında toplayabiliriz:

  1. Tedavi için gönderilen birey, aile ile aynı evde yaşıyorsa veya aile ile ilişkileri devam ediyorsa,
  2. Var olan veya ortaya çıkan sorunlar aile sistemini etkiliyorsa,
  3. Hasta ve terapist birlikte buna karar verirlerse, yani aile terapisini kabul ettiklerinde.

Aile Terapisinin amacı : aile üyelerinin davranışlarını daha olumlu kılmak, üyeler arasındaki iletişimi geliştirmek ve sorunlara kalıcı çözümler bulmak olduğu için, terapist bir takım teknikler kullanır. Terapi süresince aile üyelerinin de bir takım ödevleri olacaktır. Örneğin, herhangi bir seans sonunda terapist tarafından üyelere bir sonraki seansa kadar yapmaları gereken ödevler verilebilir. Terapistin en önemli işlevlerinden biri de duygusal boşalımı sağlaması ve üyeler arasında var ise “bitirilmemiş işleri” gündeme getirmesidir. Aile üyelerinin birbirlerine karşı olan olumsuz tutum ve duygularını ifade etmeleri, birbirlerine karşı anlayış geliştirmelerine de yardımcı olur. Aile üyeleri arasında daha fazla yakınlaşma, işbirliği ve duygusal paylaşım sağlanmış ise terapi amacına ulaşmış sayılır. Unutmayınız ki mutluluk için standart reçeteler yoktur. Ve her ailenin huzurlu bir yasam için ihtiyaç duyduğu etmenler farklıdır.

Bir Ailenin Yaşam Evreleri

Bebek Aile : bu durum ilk gebelikle başlar, çocuğun 5 yaslarına gelmesine dek sürer. Çiftin özellikle annenin ilgisi bebeğe yönlendirildiğinden erkek kendini ihmal edilmiş hisseder, kadın da çocuğun kendisini eve bağladığını ve kocasının gözünün dışarıda olabileceğini düşünür. Ana Baba ve çocuktan oluşan aile üçgeninde duygusal dengeyi sürdürmek ve çocuğun gelişimi için gerekli ortamı sağlamak için eşlerin birbirlerine karşı empatik davranmaları gerekmektedir.

Okul öncesi durumda aile : Çocuğun okula başlayacağı dönemdir. Bu dönemde aile çocuğun gelişimi ile ilgilidir. Çocuğun gelişmesinde ailenin diğer bireylerinin sorunlarla mücadele ederken gösterdikleri tepkiler aile içindeki iletişimi etkiler.

Okul Çağında Aile : Çocuğun okula başlamasından ergenliğe kadar sürer. Çocuk okula gider anne ise çalışmaya dönerek “ev kadını” sendromundan kurtulabilir. İlgi alanları farklılaştığından, aile düzenin korumak zorlaşır. Çiftler açık ve dürüst davranırlarsa. Sorun çözümünde kaçamak yollara başvurmadan soruna odaklanırlarsa, evlilik daha sağlamlaşır…

Erişkin Aile : Bu dönem gencin aileden koptuğu dönemi içerir. Bu kopuş aynı zamanda yeni bir başlangıçtır. Çiftin yaşamında, çocuklarının aileden ayrılmasıyla bir yalnızlık baş gösterir. Erkekte cinsel istek azalması, kadında fiziksel sıkıntılar ve hormonsal problemler sonucu problemler baş gösterir. Ancak pek çok kadında bu dönemde cinsel istek artısı görülür. Bu dönemde çiftler yeni ilgi alanlarına ve arayışlara yönelebilirler.

Eşler arası iletişim problemleri yapılan bir araştırmaya göre eşler arasında sürekli ve ciddi sorun yaratan konular şöyledir :

  •  Kadın kocasına boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Oysa sağlıklı bir beraberlik eşit güçler arasında süregelen bir ilişkidir.
  •  Evlilik sürecinde koca, karısının kişiliğinin gelişimini engellemektedir. Oysa evlilik ilişkisi içinde her iki kişiliğinde gelişme ve değişme hakkı vardır. Eşler birbirlerine bu konuda destek olmalı ve birbirlerini değişim için teşvik etmelidirler.
  • Eşler arasında duygu alışverişi çok azdır. Oysa eşlerin önce kendi duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmaları sonra da birbirlerine bunu ifade etmeleri gerekir. Siz kendinizi anlatamıyorsanız, kimse sizi anlamak zorunda değildir, unutmayınız.
  • Birikimler patlamaya yol açmaktadır. Bastırılan, içe atılan sorun ve kırgınlıklar, eşler arasında sakince tartışılarak irdelenmediğinden, bir an geliyor ki, patlamalar, krizler kavgalar meydana geliyor. Oysa sorunlarınızı biriktirmeden sıcağı sıcağına tartışmanız, birbirinizi anlayışla dinlemeniz, ortak bir çözüm yolunda uzlaşmanız, ilişkinizin niteliği acısından önemlidir.
  • Eşlerden biri diğerini rahatsız edecek bir şekilde kıskanmaktadır. Kıskançlık tekelci bir anlayıştır. Kıskanç kişi çoğu kez içindeki boşluğu ve bu boşluktaki aşağılık duygusunu örtmeye çalışmaktadır. Kıskançlık, buyurganlığın çok belirgin bir biçimi olup, her zaman psikolojik bir zayıflık işaretidir. Oysa eşinizi kıskanmak yerine ona güvenip onunla gurur duymalısınız. Unutmayın diktatörleri kimse sevmez.
  • Eşlerden biri diğerini aldatmaktadır. Evlilikte ihanet, birlikteliği onarılmaz biçimde zedeler. İhaneti affettiğini söyleyen eşler, gerçekte bunu başaramamakta, içlerine atmakta, farkında olmadan karşı tarafa kinlenmektedir.

İhanetin söz konusu olduğu evlilikler zoraki beraberliklere dönüşür ve zamanla da biter ikinci evliliği yapmadan önce uzmanlar, ister ilk evlilikte, ister ikinci de olsun çiftlerin aynı hatalara düşme eğilimi gösterdiklerini vurguluyorlar. Unutulmamalıdır ki çatışma ilişkilerin kaçınılmaz bir bölümüdür. Ancak pek çok kişi evlilik çatışmaları ile nasıl baş edeceğini bilemez. Problem çözme becerisine güvenemeyen kişiler, evlilik çatışmaları karşısında hemen alarma geçerek evlilik veya eş de “suç arama” oyununa başlıyor. Oysaki bu oyuna başlamadan önce, problemlerle baş etme becerimizi geliştirmeyi denesek daha kazançlı çıkacağız. İkinci bir eş seçerken genelde ilk eşin tam tersi özellikler ve eğilimler aranır.

J.larson, ilk eşleri tarafından aldatılanların ikinci bir evlilikten önce içlerindeki acıyı dindirebilmek için en az 1-2 sene beklemelerini öneriyor. Stahmann ise, ikinci evliliğin başarılı olabilmesi için, çiftlerin eski ilişkilerini irdelemelerini; beklentilerini, ümitlerini ve hayallerini saptayarak, nerelerde yanılgıya düştüklerini tespit etmelerini öneriyor. İkinci bir evlilikte aile ortamında eşlerin ilk evliliklerinden olan çocuklarında olacağı hesaba katılmalı. İkinci evlilik yapacak olanlara bir uyarı da şu yönde:

“aile ve arkadaşlarınızı dinleyin!” Çünkü onlar sızın kim olduğunuzu ve evliyken nasıl davrandığınızı bilirler… Güncel psikoloji dergisi, sayı:2

 

Kaynaklar: : iletişim. Jay haley İstanbul: çark kıtabevı,1982 evlilik raporu. Kurban Özugurlu, İstanbul: Altın kıtaplar,1990 aile terapisi klinik psikoloji ders notları. Hacettepe üniversitesi. Ankara

 

Psikolog Narek Karasu

Psikolog Narek Karasu psikolojik sorunlar için görüşmeleri Bakırköy, Nişantaşı ofislerinde aynı zamanda internet yoluyla da gerçekleştirmektedir.

Bir Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir